11 Ağustos 2011 Perşembe

DANANIN KUYRUĞU

Bir şeyler eksik veya yetersiz olduğunda yapılacak şeyler vardır. Eksik olan şeyi üretebilir veya ödünç alabiliriz. ‘Dil’de de böyle olmuyor mu?
Bir kelimenin eksikliğinde veya yetersizliğinde kavramı karşılayacak kelimeyi üretmek yerine ödünç almıyor muyuz çoğu zaman?

Garip olan bir şeyler yok mu sizce de? Aslında kimse bize hadi buyurun dilimizi kullanın demiyor. Biz ihtiyacımız olduğu için tamamen kendi irademizle yapıyoruz bunu... 

Ya da şöyle mi demeliyim acaba? Başka çaremiz de yok zaten mecbur kalıyoruz bir yerde.
Aman ha sakın ola dilimize yabancı sözcükleri sokmayalım diyen amcalar biraz komik olmuyor mu? Sen canın istediğinde istediğin kelimeyi alacak, utanmadan sanki kendi malınmış gibi eğip bükecek, kendi ünlü uyumuna bile uyduracaksın; bu da yetmeyecek yeni şeklini TÜRKÇE sözlüğüne koyup karşısına anlamını bile yazacaksın. Sonra da vay efendim dilimiz yozlaşıyor yok efendim gençliğin dili bozuldu diyeceksin. Yok yaaa… ''Bu ne perhiz ne lahana turşusu'' demezler mi adama?
Kavramlara (soyut-somut) karşılık bulamayıp tabir-i caiz ise kelimeleri çalarak gençliğin önüne koyanlara, aynı yolu takip ederek yabancı sözcükleri canının istediği gibi kullanan yeni neslinde söyleyecek sözü var elbette…

KLAVUZU KARGA OLANIN BURNU...

Öznur HEDİK

0 yorum:

Yorum Gönder

Gri Kelebek sitesinin tüm hakları Öznur HEDİK'e aittir.
İzin alınmadan ve kaynak göstermeden alıntı yapılamaz!


Paylaş!

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites