18 Eylül 2011 Pazar

ÇARŞAMBA'YA MEKTUP VAR

Anılarımın Şehrine...
Nasılsın? Neler yaşıyor, neler yaşatıyorsun güzel sokaklarında şimdi kim bilir. Dolaşıyor mu aşıklar  yine çiçekli bahçelerinde? Nazlı nazlı salınıyor mu ırmağının boylarında çam ağaçları? Yeşilırmak sevgiyle selamlayarak seni; akıyor mu yine usul usul?
Ne güzel yaşanır şimdi oralarda bahar. Ah, şimdi oralarda olmak vardı!... Seninle yaşamak vardı baharı. Buralarda nasıl özlemle anlatıyorum seni bir bilsen. "Memleketler içinde en güzel memlekettir." diyorum Çarşamba. Kıskanıyorlar seni benden. Yapmayın diyorum, hepinizi seviyorum ama Çarşamba'mı bir başka seviyorum işte.
Evet, anılarımın şehri, gönlümün gözü seni düşünüyorum seni. Gözlerim nemli nemli seni düşünüyorum. Sen beni kucakladın, yaşattın içinde; ben sende doyasıya seni yaşadım. Daha küçücükken anlatırlardı bize: ''Çarşamba'yı sel aldı'' diye başlardı bu anlatmalar. Çok eskiden zamanın birinde iki kara sevdalı genç yaşarmış kollarında. Kavuşamamışlar, ölüp gitmişler sevdaları uğruna. Ahmet ve Melek... Benim duygu yüklü, sevgi yüklü, koca yürekli memleketim. Tanıklık edince bu kötü sona, nasıl da ağlamışsın onların ardından; ırmaklardan engin denizlere taşarcasına. Senin de sesin karışmış bu ağıtlara: ''Çarşamba'yı sel aldı, bir yar sevdim el aldı...''
Belki de daha ne ayrılıklara ağladın belli etmeden. Kimlere sevindin, kimlere üzüldün... Gidenleri bekledin benimle, sabırla. Gelenleri kucakladın, ağırladın sokaklarında.
Hiç naz yapmadın, küsmedin, kırılmadın, inat etmedin. Nasıl geçti yıllar; nasıl değişti, nasıl değiştirdi seni. Güvendin, bıraktın kendini; yetiştirdiğin o güzel insanların ellerine...  
Toprağın, yaz yağmurlarıyla misler kokan toprağın! Her bir şeyin gibi bambaşka. Senin o sıcak kanlı, o güzel insanın gibi toprağın da açık gelenlere. Misafirperver onlar gibi. Hiç birini geri çevirmez bitkilerin. "Gelin!" der, "Hepinize yetecek kadar yer var gelin". Taş eksen hani yeşerip büyüyecek belki de. Ah, benim yeşil gözlü memleketim! Olur da bu kadar mı geniş olur yürek dediğin!
Kimler var şimdi köprülerinde? Yine yol gösteriyor musun Samsun'a gelenlere, Ordu'ya gidenlere? Ah benim bahar kokulu memleketim, gelip geçen yolculara el mi sallıyorsun yine? Şimdi köprülerinden geçen çatal yürekli memleketimin o güzel insanlarına, Yeşilırmak'la birlikte şarkılar söylüyorsundur. Irmağının şırıl şırıl akışını dinliyordur güzel memleketimin insanları...
Dolup taşıyordur yine parkların. Belki de çocuk seslerini dinliyorsundur şimdi cıvıl cıvıl. Kuşlar da ötüşüyordur. Sohbete gelen konukların vardır. Bir bardak çay bir de sen... Dedim ya şimdi oralarda olmak vardı. Ne güzel şarkılar söylerdik ılık yaz akşamlarında; geniş meydanlarında. Yıldızlar bir başka güzel parlardı senin semalarında...
Benim yeşil gözlü, bahar kokulu memleketim. Seni öyle masum seviyorum ve özlemle kucaklıyorum. Ben seni unutur muyum?! Sen de beni unutma. Ben senden gitsem bile sen bende kalacaksın.
Seni seviyorum ruhumun arzusu, kendine iyi bak!...

Öznur HEDİK

5 yorum:

bu kadar güzel miymiş bu memleket? hiç farkında değildim.

güzellik bakışta olsa gerek...güzel görmek... mecnun bile ''bir de benim leylamı görseniz''dememiş mi?

çarşambayı bir ilk kez sevdim

Bana aşkı ve AŞKIMI yasatan şehir Çarşamba...Ancak bu kadar güzel ve derin anlatılabilirdi abla.
Kalemine kuvvet...

Yorum Gönder

Gri Kelebek sitesinin tüm hakları Öznur HEDİK'e aittir.
İzin alınmadan ve kaynak göstermeden alıntı yapılamaz!


Paylaş!

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites